11 Mart 2022 Cuma

21.1.924

Lambayı yakma, bırak,
sarı bir insan başı
düşmesin pencereden kara.
Kar yağıyor
karanlıklara.
Kar yağıyor
ve ben hatırlıyorum.
Kar…
Üflenen bir mum gibi söndü
koskocaman ışıklar..
Ve şehir
kör bir insan gibi kaldı
altında yağan karın.
Lambayı yakma, bırak!
Kalbe bir bıçak gibi giren hatıraların
dilsiz olduklarını anlıyorum.
Kar yağıyor
ve ben hatırlıyorum.

-Nazım Hikmet

6 Şubat 2022 Pazar

Hiç

Yirmi yaşındaydı. Kaderin kendi emek ve gayretine terk ve teslim ettiği annesiyle kız kardeşinin geçimini sağlamak için, birbirlerinden önce amaçlarına ulaşmak hırsıyla birbirlerini çiğneyerek menfaat dünyasında başarıya hücum eden insan akıntılarına girmiş, insan ihtiraslarının sığındığı karanlık köşelere kadar sokulmuştu. Her akşam evine yorgun, bitkin ve takatsiz fakat -vicdana teselliler veren kutsal bir görevi yerine getirdiği için- mağrur olarak dönerdi. Taşıyabileceğinden fazla meyve vermeye başlayan körpe bir fidan gibi, vaktinden önce faydalı olmak gayretiyle güçsüz omuzlarında taşıdığı aile geçindirme görevinin ağır yükü altında kırılmaya başladı. Bu nedenle kendisinden an be an uzaklaşmakta olan hayat nurunun uzaktan uzağa yüzüne yansıyan zayıf ve hüzünlü ışığı, ara sıra şairane tasavvurlar arasında şahit olunan hayali varlıklara yönelmiş düşünceli gözleri, hayatın acılığını vaktinden evvel tattığı için uçları aşağıya doğru sarkmış, iğrenmiş bir ağzı garip ve hazin bir surette aydınlatırdı. Yaşam mücadelesine zırhsız, silahsız yani zayıf bir bünye, hassas bir gönül, sevdalı bir ruhla girmişti. Bir gün, arasına katıldığı bu menfaat savaşında yaralanıp düşeceğinden endişeliydim.

-Samipaşazade Sezai

24 Kasım 2021 Çarşamba

Mona Roza

Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller

Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yağmur iğri iğri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar

Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek...

Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
Bende çıkar güneş aydınlığa
Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
Seni hatırlatıyor her zaman bana
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar

Ellerin ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi
Ellerinden belli oluyor bir kadın
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin ellerin ve parmakların

Zaman ne de çabuk geçiyor
Mona Saat on ikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman ne de çabuk geçiyor

Mona Akşamları gelir incir kuşları
Konar bahçenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sarı
Ah! beni vursalar bir kuş yerine
Akşamları gelir incir kuşları

Ki ben Mona Roza bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar su kenarında
Ki ben Mona Roza bulurum seni

Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım sığmaz öyle her saza
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza

Artık inan bana muhacir kızı
Dinle ve kabul et itirafımı
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
Alev alev sardı her tarafımı
Artık inan bana muhacir kızı

Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyveler sabırla olgunlaşırmış
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki kapalı gece ve güne
Altın bilezikler o kokulu ten

Mona Roza siyah güller, ak güller
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah! senin yüzünden kana batacak!
Mona Roza siyah güller, ak güller

-Sezai Karakoç

26 Haziran 2021 Cumartesi

Eğer

O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
Arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
Yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer…
Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
Öylesine derince bakmasalardı eğer…
Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de,
Kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer…

Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman
Meydan savaşlarında korkular aşkı ağır yaralamasaydı eğer…
Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
Tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer…
Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi kısacık kestirmelerin ardından,
Dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer…
Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
İhanetinden de onlar payını almasaydı eğer…
Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer…

-Can Yücel

22 Nisan 2021 Perşembe

Eski Nisan

Canımın yongası, sevdiğim,
Birkaç gün çaldık ilkbahardan
Geçtik yıllardır özlediğim
Erguvan ışıklı kıyılardan

Aşkı sessizlik tanımlar
Gençken tersini düşünürdüm
Akşamla dönerken geriye dalgalar
Yalnızlığı çırılçıplak gördüm

Durduktu önünde Ege Denizi'nin
Gözleri Mayıs bulanığı,
Kuytuluğunda eski evlerin
Dolaştıktı Ayvalık'ı

Eski Nisan, her şey gibi,
Kalbim de, rüzgar da eski,
Çırpınıp duruyor havada
Yitik anıların kelebeği

-Ataol Behramoğlu

15 Nisan 2021 Perşembe

Sevdiğin Kadar Sevilirsin

Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif…
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç…

Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..

Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..

Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.

Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın

Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..

İşte budur hayat!
işte budur yaşamak
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,

Sevdiğin
Kadar
Sevilirsin…

-Can Yücel

3 Nisan 2021 Cumartesi

Sanma Şahım

Sanma şâhım / herkesi sen / sâdıkane / yâr olur
Herkesi sen / dostun mu sandın / belki ol / ağyâr olur
Sadıkâne / belki ol / âlemde bir / serdar olur
Yâr olur / ağyâr olur / serdar olur / didâr olur

-Yavuz Sultan Selim