18 Şubat 2020 Salı

Emperyal Oteli

Ben hiç böylesini görmemiştim 
Vurdun kanıma girdin itirazım var 
Sımsıcak bir merhaba diyecektim 
Başımı usulca dizine koyacaktım 
Dört gün dört gece susacaktım 
Yağmur sönecekti yanacaktı 
Sameland seferden dönecekti 
Duvardaki saat duracaktı 
Kalbim kendiliğinden duracaktı 
Ben hiç böylesini görmemiştim 
Vurdun kanıma girdin itirazım var 

Emperyal otelinde bu sonbahar 
Bu camların nokta nokta hüznü 
Bu bizim berhava olmuşluğumuz 
Bir nokta bir hat kalmışlığımız 
Bu rezil bu çarsamba günü 
İntihar etmiş kötümser yapraklar 
Öksürüklü aksırıklı bu takvim 
Ben hiç böylesini görmemiştim 
Vurdun kanıma girdin itirazım var 

Sesleri liman sislerinde boğulur 
Gemiler yorgun ve uykuludur 
Sabahtır saat beş buçuktur 
Sen kollarımın arasındasın 
Onlar gibi değilsin sen başkasın 
Bu senin gözlerin gibisi yoktur 
Adamın rüyasına rüyasına sokulur 
Aklının içinde siyah bir vapur 
Kıvranır  insaf nedir bilmez 

Otelin penceresinde duracaktın 
Şehri karanlıkta görecektin 
Karanlıkta yağmuru görecektin 
Saçların ıslanacak ıslanacaktı 
Kış geceleri gibi uzun uzun
Tek damla gözyaşı dökmeksizin 
Maria Dolores ağlayacaktı 
İstanbul'u yağmur tutacaktı 
Bütün bir gün iş arayacaktım 
Sana bir türkü getirecektim 
Kulaklarımız çınlayacaktı 

Emperyal otelinin resmini çektim 
Akşam saçaklarından damlıyordu 
Kapısında durmanı söylemiştim 
Yüzün zambaklara benziyordu 
Cumhuriyet Bahçesi'nde insanlar geziyordu 
Tepebaşı'ndaki küçük yahudiler 
Asmalımescit'teki rum kemancı 
Böyle rüzgarsız kalmışlığımız 
Bu bizim çektiğimiz sancı 
El ele tutuşmuş geziyordu 
Gazeteler cinayeti yazıyordu 
Haliç'e bir avuç kan dökülmüştü 

Emperyal otelinde üç gece kaldık
Fazlasına paramız yetmiyordu 
Gözlerin gözlerimden gitmiyordu 
Dördüncü gece sokakta kaldık 
Karanlık bir türlü bitmiyordu 
Sirkeci garında sabahladık 
Bilen bilmeyen bizi ayıpladı 
Halbuki kimlere kimlere başvurmadık 
Hiçbiri yüzümüze bakmıyordu 
Hiç kimse elimizden tutmuyordu 
Ben hiç böylesini görmemiştim 
Vurdun kanıma girdin kabulümsün

-Attila İlhan